-
1 sıkıntıda olmak
v. famish, be in a jam -
2 sıkıntıda olmak
егъэзын -
3 sıkıntıda olmak
to be in straits -
4 be in a jam
sıkıntıda olmak, zor durumda olmak -
5 be in a jam
sıkıntıda olmak, zor durumda olmak -
6 sıkıntı
sıkıntı Langeweile f; Unbehagen n; Bedrückung f; Strapaze f; Bedrängnis f, Geldnot f, Entbehrungen f/pl; Mangel m; (böse) Vorahnung;sıkıntı basmak bedrückt ( oder niedergeschlagen) sein;sıkıntı çekmek Strapazen durchmachen; Not leiden;-e sıkıntı vermek jemanden bedrücken; langweilen; verdrießen;sıkıntıda olmak in Bedrängnis sein, in Not sein;-in sıkıntısı olmak Schwierigkeiten haben; Stuhldrang haben; fam auf die ( oder zur) Toilette müssen;sıkıntıya düşmek in Not geraten;sıkıntıya gelememek fig leicht aufgeben, keine Ausdauer haben -
7 недостаток
м1) ( нехватка) sıkıntı; kıtlık; açık (-ğı); eksiklikнедоста́ток рабо́чей си́лы — işgücü kıtlığı
за недоста́тком валю́ты — döviz sıkıntısı / kıtlığı dolayısıyla; döviz kıt olduğundan
2) ( дефект) kusur; eksik(lik); noksanфизи́ческие недоста́тки — beden özürleri / sakatlıkları
у него́ оди́н недоста́ток — onun sadece bir kusuru / eksiği var
3) (недоста́тки) мн., разг. ( нужда) sıkıntıтерпе́ть недоста́ток — sıkıntıda olmak; zaruret / ihtiyaç çekmek
-
8 famish
v. açlıktan ölmek, sıkıntıda olmak, yokluk çekmek, aç bırakmak, açlıktan öldürmek -
9 famish
v. açlıktan ölmek, sıkıntıda olmak, yokluk çekmek, aç bırakmak, açlıktan öldürmek -
10 გაბნევა
f.dağıtmak, saçmak, yaymaki.dağılım, yaymaf.saçmak, dağıtmak, dağılmak, yayılmak, sıkıntıda olmak -
11 sıkıntı
sıkıntı s1) Not f\sıkıntı çekmek Not leiden\sıkıntıya düşmek in Not geraten\sıkıntıda olmak Schwierigkeiten haben -
12 Notlage
Notlage fsıkıntı, darda kalma, müzayaka;in eine \Notlage geraten sıkıntıya düşmek;sich in einer \Notlage befinden sıkıntıda olmak, darda kalmak -
13 be dire/desperate straits
çok sikintida olmak, boku yemek
См. также в других словарях:
sıkıntıda olmak — geçim darlığı çekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkıntı — is. 1) İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı. P. Safa 2) Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
inim inim — zf. Sürekli olarak inlemek, çok sıkıntıda olmak anlamlarındaki inim inim inlemek ve birini büyük sıkıntıya sokmak anlamındaki inim inim inletmek deyiminde geçen bir söz Bunlardan çekmediğim kalmadı, beni inim inim inlettiler. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
parasızlık çekmek — sürekli para yönünden sıkıntıda olmak Ömrünün büyük bölümünde parasızlık çekmiş olan bir çeşit kumarbazdı. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük
başı darda kalmak — parasızlıktan dolayı sıkıntıda olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
canının derdine düşmek — canından başka bir şey düşünemeyecek kadar sıkıntıda olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
eli dar — sf. Maddi olarak sıkıntıda olan (kimse) Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller eli dar (veya darda) olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ŞEKAVET — Her çeşit kötülük içinde olmak. Belâ ve zillete düşmek. Sıkıntıda kalmak. * Haydutluk, eşkiyalık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük